Ayşe Acar
Cumhuriyet Pazar – 23.06.2024
Kuzey İtalya’da bir gölde kayık üzerinde üç kişi vardır; ilk kadın psikanalistlerden Lou Salome ve iki filozof, Paul Ree ile yakın arkadaşı Nietzsche. Lou birdenbire ayağa kalkıp elbiseleriyle kendini suya bırakır. Gözlerindeki ışıltı saçlarına değmekte, gülüşü nehrin üzerinde duran güneşe karışmaktadır. Nietzsche, Ree’ ye dönüp “Bu ne şimdi!” der. İkisi de şaşkındır, ikisi de Lou’ya âşık.
İlk reddedilen Ree olmuştur. Ree arkadaşı Nietzsche’nin de Lou’ya âşık olduğunu bilir ve onu uyarır; “çok umutlanma!” Umutluydu Nietzsche. Çıktıkları bir kır gezisinde cesaretini toplayıp Lou’ya şöyle dedi:
“Seninle evlensek, çocuklarımız olurdu…”
“Evet, belki. Ama bu evlenmek için yeterli bir sebep değil. Ben bir kuluçka makinesi değilim.” (*)
Nietzsche, Lou’nun naz yapmadığını kısa bir süre sonra öğrenecekti. 19. yüzyılın erkek egemen dünyasında Lou Salome hiçbir kadına benzemiyordu. 1861’de Rusya’da doğdu. Kendisinden önce doğan beş erkek kardeşine verilen özgürlük ona verilmiyordu. Bunu hiçbir zaman kabul etmedi. Annesinin tüm ısrarlarına ve engellemelerine rağmen ülkesinden ayrıldı ve kadınları kabul eden tek üniversite olan Zürih Üniversitesi’ne teoloji ve felsefe okumak için gitti. 19 yaşındaydı.