Ayşe Acar
Cumhuriyet Pazar – 13.10.2024
Aklın kıt olması veya akıldan uzak olmak çağdaş dünyada eksiklik olarak görülebilir. Oysa budalalık gerçekliğe çıplak biçimde tanıklık etmek olarak da görülebilir.
Yaygın görüşe göre budalalık aklın düşük bir seviyesi olarak kabul edilir. Kıt akıllı olmak bir taraftan gündelik yaşam becerisine ilişkin bir yetersizlik olarak değerlendirilirken bazen de bu dünyada mutlu olmanın bir koşulu olarak görülür.
Budala kelimesinin eski Yunancadaki anlamlarından biri oldukça dikkat çekicidir. “Budala” (idiotes) yalın, kendine özgü ve biricik anlamlarına da gelen bir kelimedir. Mario Perniola kelimenin bu anlamını “gerçek” ne ise onun dışavurumu olarak yorumlar. “Gerçek, tam da kendi dışında hiçbir şeyin var olmadığı ve var olduğundan farklı bir biçimde belirmediği için budaladır.” (*)
Gerçeği budalalığın içinde yaşamak az görülen bir şeydir, tıpkı sarhoş olunduğunda veya aşk deneyiminde olduğu gibi. Aşk başa geldiğinde aklın alıp başını gitmesi aynı zamanda aşkın bizzat deneyimlenmesidir. Sarhoşken veya âşıkken budala oluşumuza biz değil başkaları tanıktır. Ne zaman ayılırız veya aşkta bir düş kırıklığının kurbanı oluruz işte o zaman kendimizi budala olarak deneyimleriz.